PAYLAŞTIĞIMIZ HİKAYELER
- İlke Aydın
- 22 Tem 2020
- 3 dakikada okunur
Bugün aldığımız haberlerin yükünü kaldırmakta çok zorlanıyorum. Elimden bir şey gelmiyor oluşunu kabullenemiyorum birçoğumuz gibi. Herhangi bir şeye odaklanamıyorum. Gözümü kapatıyorum, aklıma türlü türlü düşünceler geliyor.
Boş bir sayfaya dökmek istiyorum içimi ama ne yazacağımı bile bilmiyorum bugün.
Söylenmemiş ne söyleyebilirim ki?
Her şey çok önceden de söyleniyordu, bugün yine söylendi aslında.
Hepimiz korkuyoruz. Güvenliğimiz yok. Her gün tacize uğruyoruz. Her gün. Sokakta, toplu taşıma araçlarında, sosyal medyada… Her gün, mutlaka.
Anahtar bulmak için kapının önünde çantamızı karıştırırken bir adam arabasının camını açıp öpücük atıyor mesela, otobüste ineceğimiz durağa varmayı beklerken tanımadığımız birinin bizi izlediğini fark ediyoruz, bu kişi aynı durakta iniyor bizimle, evin önüne kadar takip ediyor bazen. Kapıda apartman görevlisiyle karşılaşınca ağlayarak sarılmak istiyoruz o tanıdık yüze bizi yalnız bırakmadığı için. Yine de hiç çaktırmadan iyi günler dileyip içeri giriyoruz “bugün de atlattım” diye düşünerek.
Herkesin gözleri önünde yaşanıyor birçoğu. Mesela sen de o otobüsteydin belki de o adam benim peşimden gelirken. Mesela ben odamdaydım penceremin önünde bir adam yanındaki kadını boynundan tutup duvara yapıştırırken, saçlarından çekerek yerde sürüklerken. Sonra balkona geçtim çünkü annem oradaydı, güvenliği aramasını söyledim, ben de polisi aradım. O sırada adam kadının kafasını kaldırıma vurmuş tekme atıyordu. Polis hattı meşguldü kimseye ulaşamadım, balkondan annemin aradığı güvenlik görevlisini gördüm, telefonuyla uğraşıyordu. Bağırdım, “Veysel abi, bir şey yapsana, ayırsana ne olur, niye duruyorsun?”. Polise ulaşmaya çalışıyormuş. Sokaktaki olaya müdahale etme yetkisi yokmuş. Kendimi yedim, balkondan bağırıyoruz ama adamın gözü dönmüş, hiçbir şey duymuyor. Ağaçların arkasına geçtiler, gözden kayboldular. Polise ulaşılamıyor. Veysel abinin yetkisi yok! Ben inmek istiyorum, annem bırakmıyor.
Sonra çok tuhaf bir şey oldu. Ağaçların arkasından çıktılar, el ele.
Veysel abi demesin mi “Bak, bir şey demiş olsam ben suçlu olacaktım.” Yorum yapamıyorum. Kadına kızamıyorum neden böyle bir şeyin yaşandığını aklım almıyor sadece. Bir de o günden beri ödüm kopuyor, sokakta benim de başıma bir şey gelse hiç kimse gelmeyecek mi yardım etmeye? Bu mudur?
Aynı Veysel abi yıllar önce okuldan dönmemi apartman boşluğunda bekleyen adamın kamera görüntüsünü kayıtlardan bulup vermişti. O gün şanslıydım, asansörler tamir ediliyordu. Çalışanlar alt kattalardı ama ben bağırdıkça öksürdüler, sesler çıkardılar. Kendileri gelmese de adam yalnız olmadığımızı fark edince çıkmıştı. O gün çok şanslıydım, eve girdiğimde babam oradaydı. Normalde o saatte evde olmazdı.
Yazmaya gücüm yok inanın. Olan her şeyi böyle sıralamak istiyorum. Hayatında bunu yaşamamış ve yaşamayacak olan, nasıl oluyorsa bunları umursamadan konuşabilen, bizi başımıza gelenlerin sorumlusu olarak gören insanlar okusun istiyorum. Ne yazık ki böyle bir yazının bu insanlara ulaşmayacağının farkındayım. Ulaşacağını bilsem ağlaya ağlaya yazardım.
En kötüsü de -bir “en” kötü belirlenebilir mi, bilmiyorum ama- tanıdığın birinden gördüğün şiddet. En sinsisi diyebilirim buna, evet, sinsi. Çünkü mutsuzluğunu, sahte güveninin içinde fark edemiyor insan, yakıştıramıyor tanıdığı insana şiddeti. Birinin “Mutlu musun?” diye sorması gerekiyor defalarca. Defalarca, çünkü öyle “ha” deyince kabullenemiyorsun bir batağın içinde olduğunu.
Mutlu olmadığını “sezdiğin” zaman bunun üzerine düşünmeye başlıyorsun. Kendini ikna etmeye çalışıyorsun o kişiyi sevdiğine, onunla olmak istediğine. Hiç ayrılmayacağına kendini inandırdığın adamdan ayrılmak istediğindeyse bunu nasıl yapacağını bilemiyorsun. Yapınca ne olacağını da… “Hayır” kelimesini tanımayan ve kaldıramayan insanlar çok tehlikeli. Aslında çok açık değil mi anlamı?
Bu yazdıklarım öylesine hikayeler değil. Her biri bizzat benim başıma gelmiş olaylar. Ben şanslıydım, mümkün olan en küçük hasarlarla atlattığıma inanıyorum. Bunu ailemin ve konuyu bilen bir iki arkadaşımın desteğiyle yaptım. Yalnız olduğumu zannettiğim bir dönem olmuştu ama “istemiyorum” diyebilmeyi başardığımda fark ettim ki yalnız değildim.
Bunları anlatmamın bir sebebi var. Her gün benzer olaylar yaşayan yüzlerce kadın olduğunu biliyorum. Artık başımızdan geçen şeyin taciz olduğunu fark etmeyecek kadar normal karşılamaya başladık belki de bunları. Bunların hiçbiri normal değil. Bu yaşananlar doğal değil. Her şeye rağmen, eğer başına bir şey geldiyse ya da geliyorsa şunu hep aklında tut: Yalnız değilsin ve asla yalnız yürümeyeceksin.

Comments